Hep 12-13 arası olacak değil ya!
Bir de istisna yapıp, 24-01 arası yazalım.
Şimdi diyeceksiniz ki, o saatler kadar yatmıyorsunuz.
Elbette yatıyoruz, ama sıcaklardan yatın, yatabilirseniz.
Gündüz sıcaklardan bayılacak gibi oluyoruz.
Dört gözle geceyi bekliyoruz.
Geceleri de gündüzleri bastıracak derecede daha çok artıyor.
Hele hasbelkader apartman dairesinde oturunca, sıcaklara katlanmak daha da zorlaşıyor, daha da çekilmez bir hal alıyor.
Gece yarısına doğru, biraz esinti olunca, ne bulursan balkona serip, serinlikte biraz uyumak istiyor insan.
Bunaltıcı sıcaklardan mı nefes alacaksınız, deprem sonrası şehrin kâbusu haline gelen, adeta şehre çöreklenen toz bulutlarından nefes alamaz duruma geliyorsunuz.
Eğer uyumak istiyorsanız oksijen maskesi takacaksınız, ya kulaklarınızı olan bitenlere kapatacaksınız, kulaklarına tıkaç yıkayacaksınız ya da dayanacaksınız, dayanabilirseniz.
Öyle ki olanlar, strese sokmaya, sizi çıldırtmaya, uyutmamaya, rahatsız etmeye yetiyor da artıyor bile.
Sadece bunlar mı, elbette değil.
Ya kardeşim, yeter artık, saat 24 olmuş, artık bırakın şu havaî fişek atmayı.
Ya kardeşim, saat 24' ten sonra trafikte seyrederken, lütfen son sesine kadar müzik dinlemeyi bırakın artık.
Ya kardeşim, şu motosikletlerin susturucularını çıkarıp, karanlığı yırtarcasına, kulakları tırmalarcasına çıkarılan motor sesine bir son verin artık.
Ambulans sesleri, yangın araçlarının sirenleri, polis araçlarının sirenlerinin olmasını anlayışla karşılanabilir, Onların olması gerekli. Bunları ayrı tutuyorum.
Diğer olanlara, yetkililer, kolluk kuvvetleri ne yapsın bilemiyorum!
Ey bunları yapanlar, vicdansız ve terbiyesiz olduktan sonra, her adamın başına illa ki bir polis mi dikmeleri gerekiyor.
Çare olur mu sizce!
Vallahi seslerden uyuyamıyorum bu sıcaklarda.
Cehennemi anımsatan bu sıcaklarda, gece balkonda uyumayı da ne olur artık çok görmeyin bize.
Bakın, size söylüyorum!
Vallahi de, billahi de bu millet her yönüyle, envaı çeşit şekillerde küfrediyor sizlere.
Bu kadar mı meraklısınız kendinize küfürler ettirmeye?
Hayret yani, hem de ne hayret!
Kerim BAYDAK
[email protected]