Sağlıklı gibisi olmak yoktur sanırım.
İnsanın en çok istediklerinin başında, eminim ki sağlıklı olmak gelir.
İnsan, sağlıklı olmayınca, hele hastalıklara duçar olunca; hiçbir şey aklına gelmiyor.
Hastalığa nerede, ne zaman ve nasıl yakalandığının pek de önemi olmuyor.
Önemli olan, hastalığa yakalanıp, geçici veya sürekli kronik olarak sağlığınızdan olmamaktır.
Ortalıkla salgın haline gelen bir virüs dolaşıyor, korunabilene, kurtulabilene helâl olsun.
Naçizane böyle bir rahatsızlığa, yakalanmaktan kurtulamadık.
Tabiri caizse, yastık, döşek, yorgan, yatağa hapsolduk.
Bir zamanların küreselleşen sağlık problemi olan Korona virüsten de beter olan bir salgından yakamızı kurtaramadık.
Korona emarelerinin daha fazlasının olduğu bu virüse yakalanınca, insan hiçbir şey düşünecek durumda olmuyor, olamıyor.
Doktora gitseniz, ilâç kullansanız da illâ ki bir süre çekeceksiniz.
Üstüne tam da öğle vaktinde, aldığımız birkaç vefat haberini de ekstradan yaşadık.
Halamın kızının vefat ettiği haberi,
Yoğun bakımda olan kirvemizin vefat ettiği haberi,
Kıymetli bir dostumun kayınvalidesinin vefat ettiği haberi,
Yine bir arkadaşımızın kardeşinin vefat etmiş olduğu haberi de rahatsızlığımızın tuzu, biberi oldu.
Baş ağrısı, terleme, öksürük, burun akıntısı, balgam, hapşırma, kas, eklem, yorgunluk gibi vücudunun tamamının ağrıması bir yana, taziyelerine iştirak edememek insanı derinden üzüyor.
Bir tarafta çok sevdiğin kuzenimin taziyesine gidememek, diğer taraftan kirvelik kültürünün üst seviyede olduğu bölgemizde, kirvemin taziyesine iştirak edememek, dost ve arkadaşının acı günlerinde yanlarında olamamak, acılarına ortak olamamak, gerçekten insanı duygusal olarak sıkıntıya sokuyor, demoralize ediyor.
Refakat ettiğin İnfluenza rahatsızlığında, insanın aklına hiçbir şey gelmiyor.
Sadece; “sağlıklı olabilir miyim, tekrar iyileşir miyim?” kaygısıyla, ne mal, ne mülk, ne para, ne pul, ne de … hiçbir şey düşünecek durumda olmuyor, olamıyor.
Nevazil halindeyken, insan daha çok düşünmeye, özeleştiri ve empati yapmaya başlıyor.
Geçmişini ve geleceğinin muhasebesini daha çok yapıyor.
Nekahet döneminde, daha çok duygusallaşıyor ve olana, olacaklara, hesapsız, kitapsız, daha faklı gözle yaklaşıyor.
İnsan için, en büyük hazinenin sağlıklı olması, inanç bakımından en büyük şükür ve hamt vesilesi oluyor.
İnsanoğlu, çok acizdir ve acizliğine bakmadan, çok nankör olabiliyor.
Sağlıklı iken, “ben asla hasta olmam!” diyerek, böbürleniyor, hindi gibi kabarıyor, burnu havada, her şeye tepeden bakarak, büyük bir ahmaklık içerisine giriyor.
Hasta olduğunda da, “acaba bir daha iyileşir miyim, bu hastalıktan kurtulabilir miyim?” diyerek, büyük bir pişmanlık yaşıyor, iyileşmek için her türlü varlığını feda etmeye hazır oluyor.
Çok şükür ki, naçizane bu defa da geçici rahatsızlığı atlattık,
Her ne kadar nekahet döneminde olsak da, şükürler olsun sağlığımıza kavuştuk,
Allah (cc) rahatsız olan bütün hastalara acil şifalar ihsan eylesin, taşıyamayacakları yük vermesin.
Kerim BAYDAK